8 Kasım 2013 Cuma
Babamın içinde büyüyen birşey var!
Babam bir süredir rahatsız. Gerçi o ben kendimi bildim bileli hep birşeylerle uğraşmak zorunda kalıyor. Çocukken birgün geldiler baban hastanede ameliyat olacak dediler. O günkü şaşkınlığımı hala unutabilmiş değilim. Benim için yeni birşeydi. Çünkü babam 'tiran'dı benim için. Yarı tanrı gibi birşeydi. Evet itiraf ediyorum ben "babasının oğlu"yum. :)
Neyse konumuza geri dönersek, O bahsettiğim gün babam arabamızı fenni muayeneye götürmüş, önündeki araba bozulup arıza yapınca (mavi 124) arabayı kaldırıp kenara koymuş. (Kendini Hulk Hogan falan sanıyordu herhalde). Ve işte tam da o sırada ayağındaki atar damarlarından biri kopmuş. Gelibolu gibi ufak bir taşra kasabasında 80 lerin başında meydana gelen bir olaydan bahsediyorum. Davul gibi şişen bir ayakla askeri hastahaneye gidip ameliyat olmuştu. İlk damar sorununu orada yaşadı aslında. Daha sonra epey bi zaman (yaklaşık 5 sene) ciddi bir sorunu olmadı aslında. Ancak sonrasında hastalıklar bir türlü yakasını bırakmadı. Önce göğsümde ağrı var diye diye söylerdi, biz de doktora git derdik. O da giderdi. Kendini doktor sanan bazı zevatlar "senin birşeyin yok" der gönderirdi eve. Hatta densizin birisi senin psikiyatra gitmen lazım bile demişti. Derken bir gece nöbetçi hekim olan pratisyen bir 'doktor' amca gel bi EKG ni çekelim senin dedi ve işte macera o gün başladı. Adam kalp krizi geçiriyormuş o göğüs ağrıları esnasında. Hoppidik yeni bir durum.. Eforlu EKG anjiyografi falan filan derken damarlardan birkaçının tıkalı olduğu ancak birinin kritik seviyede olması nedeni ile müdahale edilmesi gerektiğine karar verdi GATA daki doktor amcalar. Ben de daha ergenim o sıralar. Babam araba falan kullanamıyor, ehliyetsiz halde ben götürüp getiriyorum İstanbul'a babamı. (Evet iyi halt etmişim) Sene 88. By pass kelimesi Özal'ın DeBakey si ile girmiş hayatımıza.. Babanı kesip biçecez dedi GATA'daki prof amca. Hoppidik. Kucağında patlamaya hazır yeni bir bomba.. Annem "en azından çaresi var diye" kendini avutuyor. Ben hala mevzuuyu kafamda çözebilmiş değilim tabi. Adam anlatıyor işte şöyle göğüs kafesini açacağız kalbe şunu yapacaz bak bunların adı pens, bunlarla tutup şuradaki damarı tutup bu damarlar arasında yandan bi geçit yapacaz, yol yapılırken ki yan yol gibi düşün falan filan diye ama ben o zamanşar 16-17 yaşımda falanım. Onları anlayabilecek kafada değilimki?? Neyse oldu bypass ameliyatını. O süreç dahilinde abim okulu bırakıp doktor olmaya karar verdi. Oldu da kerata. :))
İşin acayibi bir yandan da babamların hala oturmakta oldukları evi yaptırıyoruz. Ustalar ikinci katın betonunu döküyorlar ben haftasonu gidip betonları suluyorum falan. İşte ben de o esnada müh. olmaya karar verdim. :))
Neyse bypass sonrası 3-5 sene daha birşey olmadı ama sonra gene sıkıntıları başladı. Tekrar kalp krizleri tekrar anjiolar stent takılması falan filan.. En son 2008 ya da 2009 da bir kez daha stent takıldı. Yaş ta ilerleyince artık uğraşmaz oldular galiba.. :))
2 ay kadar önce geçmeyen boğaz ağrısı için doktora gitmiş. O esnada hadi geldin madem bi ultrasona sokalım bari demişler. O sırada tiroidlerinin üzerinde kitleler olduğunu keşfediyorlar. Ahanda yeni bir macera. Önce Balıkesir e gidip biopsi yaptırıldı. Oradaki doktor amca kötü huylu olma ihtimali yüksek büyük şehirdeki bir üniversite hastanesine götürün demiş. Tabi abim doktor olduğu için bunu bana böyle hadi markete gidiyoruz dermiş gibi söyleyiverdi. Adam kanser diyorsun mal, telefonda bunu söylerken bile az buçuk birşey karşındakini de düşün demi? Yok.. Neyse moral gene sıfırın altında tabi. Neyse genel cerrahi prof'u olan eski bir dostumu aradım. O uzun süredir tiroid ameliyatına girmediğini ama Çapa da bu işleri iyi bilen bir arkadaşı olduğunu söyledi ve ona yönlendirdi bizi. Prof bu sefer teyze olmuştu. Randevu aldık, gittik raporlarımızı götürdük, biopsi örneklerini götürdük, falan filan bir kısım testleri o rada tekrarladılar derken teyze bize ilerleyişini gözlemleyelim bakalım dedi. 3 ay sonra gene gel yaptı. Peki dedik. 3 ay dün dolmuştu işte.. Dün babam tekrar İstanbul'a gitti. İlk testlerde 32 mm olan kitle bu sefer 35 mm olarak ölçülmüş. Babamın içinde büyüyen birşey var!
Ayın 14 üne randevu vermiş, tekrar biopsi yapacaklar. Zaten geçen seferde Balıkesir de yapılan biopsinin tetkiklerini beğenmeyip alınan örnekleri kendi hastanesinde bir kez daha tetkik ettirmişti. Anlaşılan emin olmak istiyor. E adam 70 yaşında olup bypass geçmişi olup bilmem kaç kez kalp krizi (en az 8 tanesi kayıtlı) stent falan filan gibi bir hikayesi olunca hemen ameliyat kararı almayı uygun görmüyor olabilir tabi. Doğaldır. Ben olsam ben de riski minimize etmeye çalışırdım..
Ayın 14 ünde babam tekrar İstanbula gidip biopsi olacak, ve çıkan sonuca göre tedavi yöntemine karar verilecek. Hayırlısı..
Velhasılı kelam, ben hastalıkları hiç sevmem. Hele ki sevdiklerimin başında dolaşan kara bulutlar beni acayip huzursuz, huysuz ve gıcık eder. O çaresizlik ve zayıflık hissi beni geriyor. Elimden gelen birşey de olmuyor haliyle. Doktorculuk oynamayı ve oynayanları da hiç sevmem. Herkes işini yapsın demi..n
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder