Bir de gündüz işte olunca gündemi takip ediyorsun ister istemez o da insanı geriyor. Bu siyasetçilerin dingilliklerinden gına geldi artık. Ortalama zekanın çok çok altında işlere ve söylemlere imza atarak insanı germeyi başarıyorlar. Neyse tadımı kaçırmayacağım şimdi.
Bugün bir haber okudum. TSK da toplam 39 bin subay-astsubay-uzman erbaş varmış. Oysa 52 bin tane sivil memur varmış. Hepi topu 39 bin kişi.. Toplam nüfus ise ilk defa bu sene 600 binin altına inecekmiş. 15 kişiye bir rütbeli düşüyor. Rütbe dağılımlarına bakmak lazım aslında. İlginç geldi not düşeyim dedim.
Haftasonu nasıl geçti? İyiydi aslında. Cumartesi günü Bodrum'a gidip alış veriş falan yaptım. Sinemaya gittim. Dönünce kendime evde yemek ziyafeti çektim. Yavaştan öğrenmeye başladım galiba yemek yapmayı, meze hazırlamayı. Epeydir tek başıma keyif olsun diye içmiyordum, cumartesi akşamı buzlukta bekleyen levrekleri çıkartıp yiyeyim mındar olmasınlar bari derken bunlar yalnız gitmez noktasından yola çıkarak bir de ufak rakı alıp onunla şereflendirdim balıkları. Sarhoş falan olmadım ama çakırkeyf oldum diyebilirim. Özlemişim tek başıma rakı içmeyi. Ki rakıyı tek başıma içmeyi sevmem aslında. Rakı benim için sosyal içkidir muhabbetle içilir.. Şarap ve bira ise tek başınayken de içilebilirler kategorisinde..
Pazar günü balık tutmaya gittim. Uzun zamandır (ama epey uzun) yapmadığım bir şeyi daha yapıp klasik müzik dinledim. Tableti iyiki yanıma almışım. Kemanın o hisli sesi ile ruhumun dinlendiğini, haftalardır bir türlü atamadığım kafamdaki hüznün denizin derinliklerine aktığını hissettim. Sanırım balıklarda duyup oltama takıldılar. :) 2 tane çipura bir levrek bir de domuz balığı dedikleri balıktan tuttum. Attık onları da buzluğa. Zamanı gelince yeriz.
He bir de dün komik birşey oldu. Balık tutarken kullanmak için yem almaya Güvercinlik'e gitmiştim . Dilime de nerden takıldıysa Adnan Şenses in "Yorgunum dostlarım" şarkısı takılmış ıslık çala çala limana doğru iniyordum. Yemleri aldım, balıkçıya para verecem herif kaş göz ediyor. Parasını verip arkamı döndünce anladım kaşını gözünü neden oynattığını. Adnan Şenses bana bakıyor. Merhabalaştık, tanıştık falan. Neden geldim arkandan biliyormusun dedi? Arkamdan mı geldiniz? diye sorma gafletinde bulundum. Evet dedi, ama bir sebebi var dedi. Buyrun dedim. Islık çalarken benim kasetimdeki nağmelerle çalıyordun o dikkatimi çekti ona takıldım geldim buraya kadar dedi. E sizden öğrendik bu şarkıları dedim. Ayaküstü 15-20 dk kadar sohbet ettik. Güvercinlikte oturuyormuş. Açıkcası ben daha gıcık bir adam sanıyordum onu. Değilmiş. Karşılıklı davetleştik falan ayrıldık sonra. Günün hoş sürprizi buydu aslında.
Hilary Hahn Sevdiklerimdendir. Galiba kemanı kadınlar daha iyi çalıyorlar. Hahn, Steinbacher.. Hüznü daha iyi hissettikleri ve yansıttıkları için olabilirmi acaba?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder