3 Ağustos 2025 Pazar

Elektrikli arabaların geleceği

 Elektrikli arabaların geleceği konusunda çok mavra dönüyor. Ben de fikirlerimi yazayım dedim. ​

 Yaşı müsait olanlar için hatırlatma yapayım. O dönemleri yaşamayanlar da kabaca fikir sahibi olmuş olurlar. Bu elektrikli araba işini cep telefonunun gelişimine benzetebilirsiniz. Şöyle ki,

 90 ların başında araç telefonları ilk çıktığında da kablolu telefonu olanlar pil za zu deyip duruyordu. Evet o telefonlar nispeten ilkeldi ve hantaldı, telsizden az halliceydi diyebiliriz sanırım. Çanta gibi bir şeydi hatırlarsan (hatırlamayabilirsinde malum ihtiyarlık dshgfjhgs). Sonra onların aynı şekilde UHF bandında analog iletim sağlayan nispeten küçük elle taşınabilir olanları yapıldı. geçiş modelleriydi. Onların da pil kapasitesi sınırlıydı. Hatta alcatel marka olanı bende de vardı. Normal cep telefonundan azıcık daha büyüktü ama GSM networkü istemediği ve telekom UHF (450 MHz mi neydi galiba frekansı ama yanlış hatırlıyor olabilirim, 35 sene öncesi) kendi sağladığı için o dönem kapsama alanı daha iyiydi. Pilleride kullanmazsan bir mesai saatine yakın dayanıyordu genelde. Kullanırsan max 1 saat falan.

Daha sonra 90 ların ortasına doğru malum GSM ler geldi. Mehmet Emin Karamehmet'in vizyonerliğini takdir etmek lazım. Cem Uzan'ın etkisini de unutmamak gerek tabi. Bu aletler 900 MHz bandında çalışan ve dijital iletim yapan makinelerdi, pilleri daha çok dayanıyordu, İlk modelleri kamyon takozu boyutunda olmasa da büyüktü. O dönem bende Ericsson 317 modeli vardı. Yandan anteni çevirerek kullanırdın falan. Onunla kahveden arkadaşları çağırmaksızın kavgaya girilebilirdi. :) Evet ağırdı falan ama daha çok dayanıyordu. Sonra gittikçe küçüldü bunlar.

   Derken bazı tuşlu telefonlara renkli ekran gelmişti. Galiba ilk Nokia idi renkli ekranı olan. Motorola da olabilir. Hatta kapaklısı falan bile vardı. 

Ve akıllı telefonlar geldi malum. Janjanlı renkleri olan kocaman dokunduruk ekranlı makineler. Yılandan daha fazlasını oynayabiliyorduk artık. Ve havalıydı da yalan yok. Hala onları kullanıyoruz. Artık artan enerji ihtiyacına rağmen daha küçük boyuttaki bataryalarla daha uzun süre dayanabiliyorlar.

    

Şimdi gelelim arabalara. Erken dönemi saymazsak 

- İlk anlattığım VHF bandında çalışan telefonların karşılığı 90 ların başındaki GM in denemesiydi bence. Ağır hantal kısıtlı ama acil işlerde iş gören...

 

- Tesla roadster i sanırım ilk GSM modellerine benzetebiliriz. analogtan hallice ama daha alacağı çok yolu vardı. Herşeyden önce pahalıydı. 2010 da falan çıkmıştı galiba, o araba için devrimi başlatan modeldi diyebiliriz bence. 

 

- Arada Renault un Fluence EV ve Zoe nin ilk versionları o gün için bence güzel denemelerdi ama yetersizdiler. Renkli ekranlı tuşlu telefonlar gibiydiler. Ancak günlük kullanım için işe yarıyorlardı. 100-150 km şehirçi menzil ile daha fazlası düşünülemezdi zaten ama genede başarılı (ticari anlamda değil) girişimdiler. Bugünkü modelleri bunların pili büyütülmüş olanlarına benzetebiliriz. Biraz daha afilli ama temelde kullanıcı deneyimi ve fonksiyonları hala aynı. Arada teknolojisi nispeten daha ileri olan ux te daha değişik şeyler sunabilen Tesla gibi Çinliler gibi ve hatta belki Volvo gibi üreticiler de var ama alışıldık "araba" konseptine en yakın modeller üretilmeye devam ediyor. Hatta gerileme bile var. Malum tuşlar geri gelmeye başladı. İnsanlar alışkanlıklarından kolay vazgeçemiyor.

   

Tesla ve Çinlileri akıllı telefonların ilk versiyonlarına benzetebiliriz. Birisi iphone diğeri android. Ux ikisinde de nispeten gelişmiş, ortalama teknolojiye sahipler, ideale yakın değiller ama hem iş görüyorlar hem de erişilebilir fiyattalar. Ama aşağı yukarı hepsi aynı hala. Gerçek "akıllı araç" deneyiminden hala uzaktayız. Hala durmak için frene basıyor gitmek için gaza basıyoruz.  Otonom sürüş emekleme aşamasında, o iş öyle uzaktan erişim ile falan sınırlandırılacak bir şey değil bence. 

 

Daha iyisi elbet olacak ama akıllı telefon örneğinden gidersek, batarya gelişse de kapasitesi artsa ve kullanım süresi nispeten uzasa da geliştikce enerji ihtiyacı da arttığı için bu gelişim pek işe yaramıyor. Arabalar da "bence" böyle olacak. Optimum nokta yakalanınca oralarda dolaşacak bence. Ve bence bu zaten yakalandı şu an. Normal bir insan için 500 km + / - 100 km makul bir şehiriçi menzili. Nasıl ki küçük araçlara daha uzağa gidebilsin diye 80-90 lt benzin deposu konmuyor bunlara da aynısı olacak. Yani beklentiyi fazla yükseğe koymaya gerek yok. He yarın öbürgün katı hal bataryası falan gelir, önce ARGE 'yi finanse etmek için lüks ve spor arabalara konur, EQS 700 km değil de daha hafif bir bataryayla 1000 km gider belki ağırlığı hafifler falan filan ama bizim gibi sıradan kullanıcılar için resmin çok renkleneceğini sanmıyorum. Üç aşağı beş yukarı buralarda dolaşır menzilleri. Çünkü amerikalılar ve bizim gibi abuk subuk kullanım alışkanlığı olan ülkeler dışında uzun menzil ihtiyacı gerçekten yok. Avrupa'da yaşayan herhangi bir insan hergün araba kullanmıyor. Eğer köyde falan yaşayıp trene erişimi yoksa ancak o zaman arabayla gidip gelir onda da zaten ucuz olanı tercih eder. O da ulaşabileceği en yakın tren istasyonuna kadar. Avrupalıların bu konuda öngörüsüzlüğünün nedeni de bu aslında. Bunu aşabilen fransızlar var sadece. Onlar epey uzun zamandır elektrikli arabaya kafa yoruyorlar. Onlarında temel motivasyonu ülkelerindeki nükleerin ürettiği elektriğe tüketici bulup petrole bağımlılığı azaltmak. Özellikle Renault uzun zamandır kafa yoruyor, denemeler yapıyor hatta fluence-EV, Zoe ve Twiggy gibi aletlerle ürünleştiriyor. PSA geri kaldı bu konuda yakalamaya çalışıyor ama hızlı girdiler. Almanlar hala mevzi koruma derdinde.

 

Yani diyeceğim o ki bu işin çökmesini falan beklemeyin sevgili petrolhead arkadaşlarım. Evet hala evinde PSTN hatta sahip telefonu olan boomerlar var, sizin benzinli arabalarınızda var olmaya devam edecek. Ama nasıl ki dinazorların nesli tükendi, petrolle çalışan arabanın da üretimi sonlanacak. Fiyatları ucuzladıkça bu geçiş hızlanır. Petrollü arabalar kalır mı? Amerikadan petrol çıkmaya devam ettiği sürece kalır. Ama nihayi sonuç belli. Zaman meselesi sadece...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder