Dün alış veriş ve kendime yemek yapma günümdü. Bazı günleri sırf kendime keyif için ayırıp hayatın tadını çıkartıyorum. Dün de onlardan birisiydi. Aslında cumartesi eyleme geçecektim ama dayanamadım. :))
Bodrum'a gittim, antrikot, brokoli, brüksel lahanası, havuç ve keçi peyniri falanda aldım. Üşenmedim etin yağını tek tek ayıkladım. Sıfır yağ et oldu. Kanımca süper oldu. Aslında İstanbuldaki kasabımı eğitmiştim. Bana et verirken tüm yağ ve sinirlerini bir bir ayıklar öyle verirdi bana. Ama buradakiler henüz o mertebeye ulaşamadığı için kendim yapmak zorunda kalıyorum malesef. Neyse yağlarından kurtulduktan sonra eti haşladım iyice. Böylece içi pişmiş oldu. Sonrasında üzerinde hafif çizik izleri bırakacak kadar keçi peyniri ile beraber tost makinesinde bastırdım. Görsel olarak tam istediğim kıvama gelince tavanın üzerinde az birşey tereyağ eritip her ikisini de tavada kızarttım. Ben tavada eti kızartırken üzerine ya su ya da kırmızı şarap damlatmayı, (ama sadece damlatmayı dökmeyi değil) seviyorum. Tadı daha çok hoşuma gidiyor.
Neyse bunları yaparken aynı zamanda etin haşlandığı suya daha sonra ekmek misali dildiğim patatesimi, brokoli, havuç, lahanaları da aynı tencereye koyup onları da bir güzel haşladım. Ohşşş tadında birşey oldu resmen.. Hepsini tabağa koyunca daha bi ohşş oldu üstelik.. Sonra da pencerelerimdeki perdeleri açıp yağmur yağarken denizi seyrederek kırmızı şarap eşliğinde hepsini yedim.. :))) Uğraştığıma gerçekten değdi... ;)
Tabi bunları yaptığımı öğrenen arkadaşımın (Sayın Doğan Kaymak evet sizden bahsediyorum) bana yaptığı "keyif pezevengi tam bohem bir adam oldun sen" cümlesini görmemiş duymamış sayıyorum. :)
Düşündüm de galiba arınma ve iyileşme yolundaki süreci hızlı adımlarla tamamlıyorum galiba.. Bu son yaşadıklarım bunu daha da hızlandırdı.. İyi oldu iyi.... 15 yılın birikimi kolay atılmıyor..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder