14 Kasım 2013 Perşembe

Bir kazaydı gelişin, Ya seni sevişim?

İnsanın ruhuna işleyen sesler, kalbine dokunan sesler ve melodiler vardır ya.. Hangi siyasi görüşü temsil ederse etsin kendinizi onu dinlemekten alıkoyamazsınız hani. Leman Sam da işte öyle bir ses.. O kadar duru o kadar temiz bir sesi var ki insanı kapıp götürebiliyor. Zaten akustik sesleri severim, Leman Sam da en iyi akustik seslerden biri bence. Bir saz gibi, bir gitar gibi, bir ney gibi ruhunuzun derinliklerine kadar işliyor. Böyle sesler fazla yok artık. Jülide Özçelik ve Leman Sam o konuda başı çekiyorlar bence. Elbet başkaları da var ama bunlar sizi olduğunuz yerden ayırıp bambaşka bir ambiansın içine bırakıverme yeteneğine sahip olan kadın solistler. Hiç bir saz olmasa bile, şarkı söylemeyip sadece konuşsa bile saatlerce oturup onu dinleyesi geliyor insanın...







Mehmet Koç'un şiirinin tamamını da ekleyelim..


Ben hep 17 yaşındayım
Demir kapının her açılışında
Her ayak sesinde içime sığmaz yüreğim
Her türlüsünü tattım acının ve ızdırabın
Yalnız seni özlerken kendimi yenemedim
Çünkü; senden gayrısı haram

Şu Metris'in önü bir uzun alan
Bir tek seni sevdim gerisi yalan

Cigara çekmedi canım hiç
Çıkarken havalandırmaya
Olmadı avluda atılmış voltam hiç
Hele masmavi bir denize atılmış oltam
Hiç mi hiç...

İçerde bıraktım dünyayı
Parmaklıklarla bölünmüş olarak
Görmeye alışık gözleri
Ve senin için yazdığım şiirleri, sözleri.
Sana olan aşkımı
Defterlere değil
Metris'in duvarlarına yazdım

Uykusuz geçen geceler akıllara zarar
Kıramazdı beni duruşmada kırılan kalem
Senin görüşlere gelmediğin kadar

Şu Metris'in önü bir uzun alan
Bir tek seni sevdim gerisi yalan
Senin hasretindi hücreme dolan
Yalnız seni sevdim gerisi yalan.

Parmaklıkların elime bulaşan pası
Havalandırmadan gelen hela kokusu
Işık ve ufuksuz hücremde
Gözlerim kuvvet kaybındaydı.
Bir şişin ucundaydı ölüm korkusu
Ve özgürlük kravatlıların avucundaydı

Bir kazaydı gelişin
Ya seni sevişim?
Bir masaldı.
17 yıl 15 gece
Bir ranzaydı yattığım
Bir de oturduğum masaydı

Ben gençliğimin en tutkulu aşkını
Kağıtlara değil
Gönlümün en derin nağralarını
Kalemle değil
Tırnaklarımla
Metris'in duvarlarına yazdım
Ve kanayan ellerime tuz bastım

Çok mektup yazdım sana
Ama hiç yollamadım
Ben sana olan mektuplarımı
Metris'in duvarlarına yazdım
Ve üzerine zarf değil
Mapushane kapılarını kapattım

Şimdi bir şey yok yanımda senden kalan
Şu Metris'in önü bir uzun alan
Benim sevdam gerçek
Senin aşkın yalan

Hücrem değil hasretinle yanarım
Senin için hergün hergün ağlarım
Kanım hep içime akar kanarım
Beni anlamadın ona yanarım.....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder