9 Haziran 2014 Pazartesi

Kübler-Ross Modeli

Kübler-Ross Model

Derin bir üzüntü ya da travma yaşadığımızda bunu atlatmamızın evreleri var. Bunu en iyi açıklayan modelleme de sanırım Elisabeth Kübler Ross'un yaptığı genellemedir. Ross kitabında insanların travmatik bir olayla, bir yıkımla karşılaştığında geçirdikleri evreleri “Yasın beş evresi” (Five stages of grief) ile açıklamıştır... Buna göre acının ve yas halinin geçmesi için beş ayrı evre var. Bu aşamalar, özellikle insanın çok değer verdiği şeyleri kaybettiğinde geçirdiği aşamalar olarak kabul ediliyor. Aslında bu insanlarin başlarına gelen kötü ve travmatik olaylarla mücadelesini irdeleyen bir olgudur.. Oturup düşünmüş, örnekleri incelemiş ve bir şekilde insanların başlarına gelen felaketler ile benzer ve hatta aynı şekillerde mücadele ettiklerine karar vermiş.

Tabii bu herkeste bire bir aynı kronoloji ile olmamakla beraber sanırım en genel geçer sıralama da şu şekilde gerçekleşiyor.


1. İnkar etme (Denial). Kişi ilk zamanlarda başına gelen kötü olayı görmezden gelmeye, inkar etmeye çalışır. Tam bu aşamada "yok canım gerçek olamaz.. hayır hayır bu benim başıma gelmiş olamaz" gibi tepkiler verilir.. Bu aşama "yoksa?" düşüncesi ile aşılır ki ikinci aşamaya balıklama dalınır...

2. Kızgınlık (Anger). Sonra yavaş yavaş bu inkar öfkeye dönüşür. Kızar, yargılar, küfreder. Etraftaki insanlarla ilişkilere ve eşyalara zarar verilir, küçük dağlar devrilir... "Neden ben?", "Bunu bana yapmış olamaz","Bu hiç adil değil?"gibi şeyler kendi kendine tekrarlanır ki kimisi bu noktada takılıp kalarak Bram Stroker'in drakulası misali bir dönüşüme neden olabilir. Malum kitap /film tamamen bu "kızgınlık" bölümüne dayandırılarak kurgulanmıştır... Drakula'nın sevgilisi Türkler tarafından öldürülünce esas oğlan isyan ederek "Tanrım seni inkar ediyorum ve seninle savaşacağım" diyerek gaza gelir... Yanlıştır. Yapılmamalıdır böyle şeyler.

3. Pazarlık (Bargaining). Öfkesi azalan insanlar bu ruh halinin ardından durumu kabullenilebilir düzeye çekmeye çalışır. Hatta bazı durumlarda makul nedenlerin arkasına da sığınma yoluna gidebilir. "Ya şu şöyle olsaydı da ondan sonra bu başıma gelseydi.", "Ben bunu yaptım ama o da bunu şöyle yapsaydı." noktası. Önceki aşamadan geçişin ilk evrelerinde "arada sapıtılıp tüm sorumluluğu karşı tarafa yükleme ve ak kaşık egosu yaşama durumu ve ihtimali de var tabi.
 Klasik "Allah'ım o iyi olsun da bana bu da yeter. Bundan sonra başka bir şey istemeyeceğim, ufacık şeylere kafa takıp kendimi hırpalamıcam. kurtulsun, nasıl yaşarsa yaşasın, her haliyle kabulum, sağ olsun yeter" evresi.


4. Hüzünlenme (Depression). Sonrasında hüzünlenir, hiç birşey yapmak istemez olduğumuz hal geliyor. Çünkü artık işlerin bizim istediğimiz gibi gitmediğinin yavaş yavaş farkına varmaya, olayın gelişmesinde ve meydana gelmesinde etkisi olan ve nicedir görmezden geldiğimiz ve belki hiç farkında bile olmadığımız kendi sorumluluklarımızın da farkına vardığımızdan kendimizi suçlamakla başlayıp depresyona kadar gidebilen mutsuzluk hali. "Hep benim başıma geliyor bu işler ya.." denebilir bu aşamada mesela...
"Sevmiyordum zaten.","Biliyordum ben böyle olacağını","söylemiştim" gibi laflar en cok tercih edilenlerdendir.. "Saçmalama" dan başka birşey diyemessiniz o noktada ama onu da söyleyemiyorsunuz her zaman.. Bu evrede en zor olan o kişinin yakınında olmaktır. Uzun sürebilir.. Ama öyle böyle değil gerçek anlamda upuzuuuuun sürebilir... Zira o an yakınında olanlar ile mutsuzluğu paylaşma eğilimi çok yüksek olduğundan ilişkinizi çok yıpranacak, sizin de mutsuz olmanıza neden olacaktır.
Aslında en doğrusu sanırım önceki aşamaları doya doya yaşadıktan sorna bunu yaşamak. Aksi halde depresyondan bir türlü tamamen kurtulamayıp öfke evresine dönüp dönüp aynı şeyler tekrar tekrar yaşanabiliyor... Hayata ve günlük olaylara karşı hep bir öfke, hep bir atarlanma hali, etraftaki tamamen pozitif insanlara bile geçmiş deneyimlerden arta kalan önyargılarla hükümler verip hem onların hayatlarını zorlaştırma hem onu hem de kendini mutsuzluğun derinliğine çekme hali. İşte böyle bir loopa girme hali varsa belki de profesyonel yardım alma vakti gelmiştir. Kimbilir? Psikolog bilir.
 Ama bu durum ile karşılaştığınızda bilin ki o "zaman her şeyin ilacı" mottosu kolay kolay çalışmıyor. Mutlak huzuru bulabileceğiniz bir yerde inzivaya çekilip kendinizle barışmayı denemeniz belki işe yarar. Bende yaradı en azından. Bununla başetmeyi bir kez öğrendiğinizde çok daha kısa zamanda atlatmaya başlıyorsunuz.

5. Kabullenme (Acceptance). Ve herşey sona erdiğinde, olayı olduğu gibi kabullenme, ve artık bir köşeye koyup negatif etkilerini minimize etme vakti gelmiştir. "Hayırlısı olsun.", "Kendine iyi bak"  kıvamında tavırlar sergilenir... Acıklıdır ama bir o kadarda yüreklendiricidir. Garip bir hüzün çöker insanın üstüne... Benim bu bölümle ilgili yapılan 'bence' en iyi anlatım "üzerimi silkeler yoluma devam ederim" şeklinde geliştirilen söylemdir. Her şeyi olduğu, olacağı haliyle kabul etme evresi. "Eyvallah" kelimesinin gerçek anlamı belkide. Zamanın geri alınamayacağının, hiçbir şeyi değiştiremeyeceğini anlama hali. Bir anlamda egonun poposunun üstüne oturması. Bu aşamada yük biraz kalkmaya başlıyor omuzlardan, kalp sanki daha az acımaya başlıyor. Artık ağlamıyorsunuz, normal hayatınıza yavaş yavaş dönüyorsunuz, tekrardan şakalaşıp gülebiliyorsunuz. Hayatınızı yeni boşlukla sürdürmeyi öğrenmeye başlıyorsunuz.




 Ross'un kitabı (On Death and Dying) her ne kadar türkçeye "Üzüntünün beş aşaması" şeklinde çevrilse de,  daha sonra David Kessler tarafından yeni eklentilerle bir anlamda tamamlanmıştır. D.Kessler in (On Grief and Grieving: Finding the Meaning of Grief Through the Five Stages of Loss) ismi ile yayınlanan kitabının bir bölümünde "5 Stages of recieving catastrophic news" türkçe meali ile "'Kötü haber almanın beş aşaması" başlığında irdelenmiştir...

Bu aşamalardan sonra "Grief work" konsepti devreye girer ki bu da 4 aşamadır ve türkçe de gözyaşı manasına gelen "tear" kelimesinin harfleri ile örneklenir.

To accept the reality of the loss / Kaybın realitesini kabul etme
Experience the pain of the loss / Kaybetme acısının deneyimi
Adjust to the new environment without the lost object / Onun olmadığı çevreye uyum sağlama
Reinvest in the new reality / Yeni duruma göre hayatı yeniden kurgulama

Sonrası "affetmek.."


 Ocak 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder